Google+ Yedigöller Millii Parkı 25-26.06.2014 - Seyyah-ı Sohbet

25 Haziran 2014

Yedigöller Millii Parkı 25-26.06.2014

   Bu yazımda 26 Haziran 2014 günü gittiğim Yedigöller Milli Park'ını anlatıyorum.
   Dün gece Abant Tabiat Milli Park'ında kurduğum çadırımı bu gece Yedigöller'de kurmaya niyetliydim.
  Uzun yıllardır fotoğraflarını gördüğüm ve hayran olduğum Yedigöller'e gitmek için Abant'tan çıktıktan sonra Bolu'da yiyeceklerimi alıp, Bolu'dan 42 km uzaktaki Yedigöller yoluna doğru aracımla yol almaya başladım.
  Yol tamamıyla stabilize ve aracınızda içinizi titreten sarsıntılara neden oluyor. Anlaşılan gezi sonrası aracı yine servise götüreceğiz.
 Şehir içinde navigasyonu açıp rotayı Yedigöller olarak belirleyerek yola çıktım. Çömlekçiler köyünden geçip, Faslılar köyüne varmadan sağa dönerek Yedigöller ulaşım yoluna girdim.

Yol ara sıra düz devam etse de virajlar eşliğinde devamlı yükseliyor..


1780 rakıma çıktığım yerde durup bir kaç fotoğraf çekiyorum. Göz alabildiğince yeşil tonları ile dolu. Bu noktadan sonra iniş başlıyor. Hiç acele etmiyorum. Ortalama 40 km/s hızda yol alıyorum.

Yol üzerindeki bir derede ufak bir gezi yapıyorum.

Manzara insanı mest ediyor.

Yol üstündeki bir yayla ve yapımı süren minare.

Yedigöllere iyice yaklaştım. Yol üstündeki bu çeşmede mola veriyorum.

Yine güzel bir dere ve derenin suyu ile hayat bulan yeşillik.

   Yedigöller Atmaca seyir terası yanındaki Turkcell'e ait gsm baz istasyonu. Yedigöller'de elektrik olmadığı için fosil yakıtlı jeneratörle çalıştırılıyor. Temizlikten sorumlu personelle sohbetimizde cuma günü akşama doğru jeneratörün çalıştırıldığını pazar günü akşam vakti durdurulduğunu söyledi. Kısacası Yedigöller'de cep telefonu sadece Turkcell şebekesi cuma akşamı ile pazar akşamı arasında çekiyor.

Atmaca seyir terasının tabelası

Evet karşınızda Yedigöller. Size de küçük gelmedi mi? Bu kadar küçük olduğunu gördüğümde hayallerim yarı yarıya yıkılmıştı. Ama hafızamda kalan güzel ağaçlık alanların hayalini kurarak, olayı bir de mahallinde inceleyeyim diyorum.

Seyir terasına yazılan bu karalamayı görünce gülüyorum. Fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyorum.

Bir de uzaktan Yedigöller manzarasını çekiyorum.

Baz istasyonundan sonra yol kenarı çok güzel bitkilerle ve çiçeklerle kaplı.


Yedigöller tabiat parkı girişine geldiğinizde sizi karşılayan hiç kimse yok. Anlaşılan kaderine terk edilmiş. Daha önce kiraya verilmiş, sorun çıkmış vs. Sol tarafta bungalov evler var. Az ileri de Nazlı göl ve Kuru göl sizi karşılıyor.

İdari binada duran ve Yedigöller Milli park'ının yerleşim planı.

Yerleşim palanında gözüken Kuru göl yazısının  "U" harfinin üstünde gözüken patikandan yürüyoruz. Patikada bir tuvalet de var. Temizliği ise idare eder düzeyde. Patikadan aşağı inerek
   Buyrun meşhur Yedigöller şelalesi.

İzninizle kareye ben de gireyim.

Dilek çeşmesi de, hemen şelalenin yanında yer alıyor. Bu çeşmeler üzerine bir çok mit uydurulmuş bile. (Bu sudan içen bir daha gelir, Bu çeşmelerin her birinden içenin dileği yerine gelir. vs... Paganlıktan kalma inanışlar)

Burası da Nazlı göl

Nazlı göl kenarı



Nazlı göl'den ayrılıp çadır kamp alanına geliyorum. Suya yakın olan yerleri beğenmiyorum. Gece ayyaşların suya yakın yerlerde demlendiklerini duymuştum. Onun için Derin göl ile Büyük göl arasında, sağda kalan ufak tümsekte çadırımı kuruyorum. Yer ateşi yakmak yasak. Izgara yapmak için betondan mangal yerleri yapılmış ama etrafta odun yok. Gitmek isterseniz yol üzerinde kuru odun toplayıp yanınızda park'a götürmeyi unutmayın.

Burası da Büyük Göl. Büyük Göl'ün etrafındaki patikadan akşama doğru bir yürüyüş yapıyorum.

  Büyük Göl'ün bitip Serin göl adını aldığı bent. Serin göl dedikleri de 3-5 metrelik doğal olmayan bir gölet.  Yedigöller geniş bir dere yatağı olduğu akan suyun önü bir şekilde kesilmiş ve göletler oluşmuş. Aslında kayda değer 2 tane büyük gölet, 2 tane de küçük gölet var. Diğer 3 gölet ise su birikintisi sayılabilir.

Büyük göl üstündeki ahşap köprü

Büyük göl, karşı taraf yürüyüş patika yolu

Büyük göl üzerinde kurulmuş olan ahşap teras. Buralarda balık tutmak ücrete tabii diye biliyorum ama bir kaç kişi balık tutuyordu. Etrafta görevli olmadığı için kim kime dum duma.

  Akşama doğru mangalda bolu'dan yaptığım alışverişte aldığım etleri pişirip yedim. Tabii ki yanımda odun getirmediğim için yan tarafta kamp kuran aileden bir kaç odun alarak bu eylemi gerçekleştirdim. Hava karardığında benzinli ocağımda çayımı yapıp içtim. Bu gezide çektiğim bir çok fotoğrafı bilgisayara aktarım anında kaybettiğim için o anları gösteren fotoğrafım kalmadı.

  Hava iyice karardığında, yabani hayvanlar etrafta dolaşmaya başladı. Yiyeceklerimi plastik poşetlere koyup, sıkı sıkı  ağzını bağlayarak arabaya yerleştirmiştim. Sizin de aynısını yapmanızı tavsiye ederim. Gece kamp alanına inen hayvanlar dışarıda bulduğu yiyecekleri götürüyorlar.

Gece olduğunda ayyaşlar içki içip gürültü yaptılar. Bir ara uyandığım gürültünün kaynağının yan çadırda uyuyan kişilerin tilki kovalamasından kaynaklandığını duyunca tekrar uyudum.
Sabaha kadar bağıran kurbağalar sayesinde pek iyi uyuyamıyorum.
 Sabah olduğunda çadırımı topluyorum. Kahvaltımı yapıp Yedigölleri gezmeye çıkıyorum.
Derin göl kıyısındaki patikadan Gülen kayalara doğru yürümeye başlıyorum. Senfoni orkestrasını andırırcasına kurbağalar şarkı söylüyor. Bu kurbağaların hiç mi dinlenme zamanı yok. :)

Patikada ayak izlerini takip ederek ilerliyorum. Böyle bir yerde bulunmaktan büyük haz alıyorum.



  Fotoğrafın ortasında kalan çıkıntı bölüm, çadırımı kurduğum ufak tümsek alan.


Kurbağalar senfoni orkestrasının ne kadar yüksek ses çıkardığını dinlemek isterseniz buyrun.


 Derin gölü terk edip Gülen kayalara doğru ilerlerken, terk edilmiş bu bina karşıma çıkıyor. Misafirhaneye benzer yapısı olmasına karşın yerleşim planına göre ters yerde duruyor. Yerleşim planında misafirhaneyi yanlış çizdiklerini düşündüm.


Şelaleden gelen suyun oluşturduğu dere Derin gölü besliyor.





Şelale ve yedi çeşme karşıda.



Gülen Kayalara geldik. Hiç bir esprisi yok. Ticari pazarlama taktiği ile karşı karşıya olduğumu anladım. .
    Aynı duyguyu Gaziantep mozaik müzesinde yaşamıştım. Alt katta sergilenen dev boyuttaki bir çok mozaiğe karşın çingene kızı mozaiği pazarlama olarak öne çıkarılmıştı. Müzenin son kısmında karanlık paravanların arkasında sergilenen çingene kızı mozaiğini gördüğümde yine hayallerim yıkılmıştı. Altın vuruşu yapacağınız anda size şaka yaptık der gibisinden ufacık( 82 ekran tv kadar) bir mozaiği ön planda pazarlamışlar. Her neyse turizm dedikleri de sanal ürün satışı değil mi?

   Buradan yukarı doğru tırmanıp Hipotenüs ağacını da gördük. İki ağacın yukarıda birleşmesinden dolayı Hipotenüs ağacı denmiş. Yine bir esprisi yok. Bu kısımda hayallerim yıkılıyor ama doğanın güzelliği yıkılan hayallerimi perdeliyor


 Gülen kayalardan ilerleyerek giriş nizamiyesine geldik. Yürüyerek gezen bir grup nerede oldukları hakkında tartışıyorlardı. Mevzu ise Koskoca yedigöller'deki göller bunlar olamaz gibisinden. Pardon diyerek, sanırım siz de benim gibi hayal kırıklığı yaşadınız dedim. Evet meşhur göller bunlar olamaz dediler. Hayır bunlar dedim. Doğanın keyfini çıkarmaya bakın diyerek ayrıldım.
  Burası da Sazlı göl. Çok çok fazla kurbağa dolu. Gürültüden yanında konuşmak bile zor oluyor.

Burası da incegöl.

Yedigöller'de kiralanan Bungalovlarda bunlar. Kiralamak için Milli Parklar müdürlüğü'ne ait Ankara'da bir irtibat numarası buldum. Aradığımda, buradan kiralanmıyor cevabını aldım. Bolu orman işletme müdürlüğü'nü aradığımda ise yine aynı cevabı aldım. Bu bungalovlar kimin sorusuna ise milli parklar bakıyor cevabını verdiler. Boşuna dememişler mal ortak olunca, sahibi olmaz diye.
Bungalovları kiralayamamıştım.
   Dün akşam konuştuğum temizlikçi Bungalovlarda kalan birilerinin olduğunu ve akşam geldiklerini söylemişti. Anlaşılan eş dosta kiralanıyor.

  Buradaki bungalovlarda kalan kişilerin, bloglarından okuduğum kadarıyla içeride çok fazla böcek varmış. Bungalovlar dışarıdan pek güzek duruyor. Burada kalmak güzel olurdu diye düşündüm.

Bungalovların etrafından kestirmeden yola iniyorum. Şelalenin yanında kesilmiş kütüklerle koltuk yapıldığını görüyorum. Bana düşen görev ise; oturup poz vermek.

   Hafta içi yedigöllere gelenlerin araçları.

Meraklıları için Yedigöller milli park'ının tuvaleti. İçerisi temiz ama dün akşam tıkanmıştı ve temizlikçi sorunu çözememişti. Dolayısıyla tuvalet dün akşam kapalıydı.

Yedigöller milli park'ında mescit de var.

Aracıma gelip biraz dinlendikten sonra Devrek'e doğru yol almaya başlıyorum. Devrek üzerinden Hendek ve Amasra'ya doğru gideceğim.
 Yedigöller milli park'ına Yığılca üzerinden gelen yol ayrımı.


  Devrek tarafındaki nizamiye yakınında gözleme ve çay satışı var. Dereye tabureyi atıp ayağımı soğuk suya sokuyorum. 2 TL ödediğim Kocaman bir bardakta çayımı yudumluyorum.

Yol boyunca yönlendirme tabelaları mevcut ama yine de yetersiz. Yolu kaybetme ihtimaliniz düşük ama yine de temkinli yol almanızda fayda var.



Akçabey köyüne doğru bir bakış.


Yazıcık köyüne varmadan sola dönüp dağ yollarından, köy içlerinden geçerek Devrek'e doğru yol alıyorum.

Yedigöllere giderken aklınızda bulunması gerekenler.

* Yedigöller milli park'ına varmadan mangal için odun toplamayı unutmayınız.
* Elektrik olmadığını unutmayın. Cep telefonunuzu şarj etmek için araç içi şarj cihazı götürmeyi unutmayın.
* Yazın dahi akşamları serin oluyor. Kalın bir giyecek almayı unutmayınız.
* Yedigöller milli park'ında cep telefonları cuma akşamı ile pazar akşamı arasında çekiyor. Tabii sadece Turkcell hatlar.
* Büyük göl kenarını genellikle Bolu'dan içmeye gelen ayyaşlar kullanıyor. Çadırınızı Derin Göl kenarına kurmanızda fayda var.
* El feneri götürmeyi unutmayınız.
* Çadırınızı kuru dallara sahip olan ağaçların altında kurmayınız. Ağaçta dolaşan sincaplar kuruyan dalların kırılmasına sebep oluyor. Hızla aşağı düşen dal çadıra zarar verebileceği gibi sizi de yaralayabilir.

En önemlisi Dönüşte kendinizi getirmeyi unutmayınız.

Kalın sağlıcakla.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder