Google+ Pedallayarak Gürcistan 17.Gün Mestia Zuruldi Tepesi Gezisi (14.08.2014) - Seyyah-ı Sohbet

8 Kasım 2015

Pedallayarak Gürcistan 17.Gün Mestia Zuruldi Tepesi Gezisi (14.08.2014)

   Sabah saat 10 sularında uyanmıştım. Banyoda duşumu alıp mutfağa doğru yöneldiğimde evin kızı Nano kahvaltımın bahçede hazır olduğunu söyledi. Kahvaltıya doğru geçtiğimde, Nano'ya nereleri gezebileceğimi sorup öğreniyordum. Hatsvali dedikleri teleferikle Zuruldi tepesine çıkmamı ve oradaki restoranda bir şeyler içmemi teklif etti. Mestia şehrinde etnografya müzesi ve şehir merkezinin ardından svan savunma kulelerini gezmemi tavsiye etti. Phaliani ailesine ait savunma kuleleri varmış ama kapısı kilitli dedi.

 Sabah kahvaltısında Khachapuri olmazsa olmazlardan, peynir ise kalite yönünden Türkiye'de benzeri yok cinsinden. Peynir yapımında Türkiye'den giden mayaları kullanıyorlar. İnekleri ise Türkiye'de Doğu Anadolu bölgesinde bulunan kırmızı renkli ineklerden. Yalnız bizde çelimsiz olan inekler kafkas dağlarında daha semirmiş olarak karşımıza çıkıyor. Kendilerinin de birçok inekleri olduğunu ve dedesinin daha yukarı rakımda bulunan koruldi gölü çevresinde ineklere baktığını anlattı. Dedesi oradaki kendilerine ait kulübede yaşıyormuş.



  Kahvaltımı yaptıktan sonra evin oğlu zurath (zuriko-zuro gibi çağrılsa da asıl söylenişi zura) ile tanıştım.  Nick'in bisikletini de bahçede görünce, Nano'ya zura'nın da benimle gelmek isteyip istemediğini sordum. Nano annesine söyledi ve Nick'i arayarak bisiklet için izin aldı. Bisiklet iznini koparan Zurath pek sevinmişti.

   Bisikletleri alıp sokağa çıktım ve Zurath'nın gelmesini bekledim. Bu arada sokağın fotoğraflarını çektim.





Evet bugünkü gezimde rehberlik yapacak Zurath. Gürcistan'da genellikle aziz isimleri kullanılıyor. Zurath'nın anlamını merak edip Google'de arama yaparken İstanbul'da Zuhuratbaba diye bir türbenin olduğunu da öğrenmiş oldum. Zurath ve Zuhurat isimlerinin sesleri birbirine çok yakın olması ayrıca dikkatimi çekti.


   Şehir merkezinden geçerek ushguli yoluna gidip az sonra sağa dönerek Zuruldi tepesine çıkan teleferik'e doğru giden asfalt yola girdik. Gezim sırasında 40 kg'a yakın yükle hareket ettirdiğim bisikletim de artık sadece gidon çantam vardı. Tırmanış performansım gayet iyiydi ve Zurath ise gençliğin verdiği enerji ile rampayı hızla çıkıyordu.

Mestiachala nehri ve sağ tarafta Queen Tamar havaalanı






  Tırmandığımız yol boyu bize eşlik eden sık orman



Bu fotoğrafı görüpte,"burada yaşamak ne güzel olur" diye aklından geçirmeyen olmaz sanırım.


    Sonunda  bizi Zuruldi tepesine çıkaracak teleferiğe varıyoruz. Teleferiğe hatsvali dendiğini ayrıca belirteyim.
    Bisikletleri biniş noktası yanına bırakıp, gişeye doğru yöneliyoruz. Zurath gişedeki personel ile konuşarak bana dönüp beş işareti yaptı. Zurath'dan ücret almadılar. Benden ise 5 Lari ücret aldılar.
    Teleferik 10:00 ile 18:00 arası hizmet veriyormuş.

Hava mükemmel, hava ısısı tam konfor değerinde ve tatlı bir rüzgar esiyor. Keyiflerin tam olması için tüm şartlar müsait.



   Hatsvali altındaki düzlüklerdeki otları biçen çiftçi


  Zuruldi tepesinden aşağı inen bozuk bir yol olduğunu görüyorum. Yolu Zurath'a göstererek bisiklet ile aşağı doğru iniş yapılan downhill yolu olup olmadığı sordum. Beni onaylayarak birkaç kez buradan downhill yaptığını söyledi.





   Gürcistan'da hayretler içinde kaldığım en büyük farklılıklardan biri ise en küçük köylerde bile kadınların çok bakımlı ve hep süslü giyindikleri. Kasabalarda dahi kadınlar için kuaför var. Sanırım komünizmin getirdiği dünya anlayışıyla alakalı olsa gerek.

  2340 metre yükseklikte kurulu olan Zuruldi tepesindeki restoran göründü.

 



Restoranda bulunduğum süre içinde yüzünü bulutlarla kapatan 4711 m'lik Ushba dağı


   Kendime çay siparişi verirken Zurath içinde bir kola siparişi verdim. Bunlar için 8,5 Lari ödedim. Çay geldiğin de kocaman bir bardağa doldurulduğunu ve bir adet sallama çay paketi bırakıldığını gördüm. Bir kaç dakika geçtiğinde sallama çayın bardağı çay rengine boyayamayacağını anladığım da garson kızı çağırıp çayı işaret ettim.

-I am Türk.
-Ok.

Aramızdaki dialog bu kadardı ama çayın renginin açık olduğunu ve Türklerin çayı koyu sevdiğini biliyor olacak ki elinde bir adet sallama çay paketi ile geldi.



  Manzaraya karşı çayı yavaş yavaş yudumlarken ellerinde bir ile yanımdan geçerken çayıma bakıp gülüyorlardı. Çay içmek yine alay konusu olmuştu.

   Aşağıdan teleferikle gelen bir bisiklet, sanırım downhill yapacak birileri var.







   Dünyanın bir çok ülkesinden gelen turistler , kafkas dağlarının çevrelediği manzaraya kaşı güneşleniyorlar.


Buyurun, size yakından Ushba dağının yakından çekilmiş fotoğrafları.






   Sanırım bu fotoğrafları nasıl çektiğimi merak ettiniz. Bu fotoğrafları Dürbüne akıllı telefonumun kamerasını yaklaştırarak elde ettim.

  Saat 15:30 civarlarında teleferiğe binip aşağıya doğru hareket ediyoruz.










Önceki Günkü Yazımı Okumak İçin Buraya Tıklayabilirsiniz.


















































































































































































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder