Google+ Abant Gölü Tabiat Parkı 2014 - Seyyah-ı Sohbet

24 Haziran 2014

Abant Gölü Tabiat Parkı 2014

   24 Haziran 2014 günü gittiğim Abant Tabiat Parkında bir gece çadır konaklamasından sonra Yedigöller Milli Parkı'na doğru yol aldım.
    İstanbul-Ankara otobanında kocaman kahverengi Abant yol ayrımı tabelası sayesinde abant yol ayrımına geldiğinizi rahatça anlayabiliyorsunuz. Yol ayrımına birkaç yüz metre kala Avrupa'nın En Büyük Otoyol üzeri Eğlence, Alışveriş ve Yaşam Merkezi olduğunu iddia eden HighWay Outlet'ten alışveriş yapabilirsiniz. 

   Abant Yoluna girince çok yüksek kalitedeki asfalt sizi karşılıyor. Abant gölü kıyısında kurulu bulunan oteller A+++ sınıfı müşterilere hitap edince yol böyle kaymak gibi oluyor. A+++ diyorum çünkü otel fiyatları 300-750 TL arasında geziyor. Son zamanda tv'de fenomen olan zengin züppe melda gibi(fakirler ölsün) demeye getiriyorlar.
 90 km hız sınırı olan yolda ben 50-60 km sürat yaparak manzarayı seyrede seyrede yol alıyorum. Herkes beni geçiyor tabii ki. Durun! nereye gidiyorsunuz ne acele ediyorsunuz diye arkalarından bağırıyorum. Ama duyan yok tabii...
  Abant arap ülkelerinden bolca turist çekiyor.
  Abant yolu üzerinde bolca konaklama tesisi mevcut.

  Abant Tabiat parkı hakkında ansiklopedik bilgi isterseniz, buraya tıklayarak sizi Milli parklar sayfasına alayım.

 Abant'ta çektiğim bolca fotoğraflar, aktardığım bilgisayarımda, nasıl olduğunu anlayamadığım şekilde kayboldular. Maalesef geriye kalanlarla yetineceğiz.

      Tabiat parkına giriş ücretleri tabelada yazıldığı gibi, girişte ödüyor ve fiş alıyorsunuz. Ayrıca soru sorarsanız, görevli tanıtım broşürünü veriyor.  Çadır kuracağımı belirttim. Gölü dolaşmamı ve akşama doğru çadır kamp alanına gitmemi tavsiye etti. Ben hafif ticari aracımla girdiğim için, otomobillere de uygulanan 10 Tl ücreti ödedim.
   Çadır kurduğum, çadır kamp alanına görevli gelmediği için ücret isteyen de olmadı. Dolayısıyla ben de üstelemeyerek çadır ücreti ödememiş oldum.

   Abant gölü etrafı tek yön trafiğe açık ve bu trafik saat yönünün tersi yönünde gölü çevreliyor.  
  Gölün çevresi yaklaşık 7,5 km, Göl etrafında fayton, bisikletle gezenler olduğu gibi koşan ve yürüyüş yapanlar da var.
  Gölde bisiklet kiralayabiliyorsunuz. Yanlış hatırlamıyorsam, saati 30 TL idi. :)
  Ayrıca faytonda kiralanabilir.. Fiyatı mı?  : 60 TL (Atlar çok fena kokuyordu.)

  Araba ile yolda ilerlemeye başlıyorum. Yol taş döşeli ve fazla sürat yapamıyorsunuz. Zaten manzaradan dolayı fazla sürat yapmak isteyeceğinizi zannetmem. Ters yönde ilerlemenizi engellemek için kurt kapanları ile donatılmış. Tabii ki kapanların iki yanındaki kilidi devreye sokarak, kapanları etkisiz kılabiliyorsunuz.

   Gölü gezmeye başlıyorum. Karşıma çıkan çeşmede su içiyor ve doğayı teneffüs ediyorum.    

    Çeşmede suyumu içtikten sonra yol sapağına geliyorum. Bir yol gölün etrafına doğru giderken diğer yol yukarı ormanlara doğru gidiyor. Biraz ilerde tabela Mudurnu yönünü işaret ediyor. Devam ediyorum.
  Zirveye varıp da yol iniş pozisyonuna geçtiğinde Mudurnu tarafındaki ovalar gözükmeye başlıyor. Mudurnu fotoğrafta sağda kalıyor.
  
   Geri dönüp hemen sağdaki toprak yola girildiğinde düz ve halı gibi yemyeşil bir alana ulaşıyorsunuz. Arabadan inip kısa bir orman yürüyüşü yapıyorum.
Güneş ışınları ağaca apayrı bir güzellik katıyor.

   Yaylada, sayıca hayvan barınaklarındaki kadar köpek kulübesine rastlıyorum. Bolca köpek var ve önlerine çokça da yemek konulmuş. Kimi köpekler bağlı iken kimileri serbestti.

 Yayla orman içinden görüntüler...

   Ormandaki kalın verimli toprak etkileyici. Sonradan erozyonu anlatan güzel bir fotoğraf çektiğimi anlıyorum.
   Abant gölü kıyısına iniyorum. Gölün bir kısmı sazlık ve kökü su altında toprakta,yaprakları suyun üstünde yüzen bitki ile kaplı. 
Yakından bakalım.
 Az ilerisinde piknik alanı olarak ayrılan kısım var.  Göl kenarında ağaç sayısı çok az ve yeni ağaçlandırma alanı da görmedim. Abant'ın tepeleri de kelleşmeye başlamış. Abant'ın geleceğini pek iyi görünmüyor.
   Piknikçiler çöpleri rastgele yerlere atarak gitmişler.
 Sol üstte gözüken yapı göl gazinosu. Dışarıdan itici geldiği için binaya pek yaklaşmadım.


Üst sağ kısımdaki tepe az önce gittiğim Abant beli.



























 Gölde Alabalık avlayanlar da vardı. Artık yasal mı değil mi bilmiyorum.(Yani diyorum ki; 20 Tl balık avlama ücretini ödedikleri hakkında bilgim yok.)
 Abant çamlık restaurantı görüyorum. Sürpriz yaşamamak için balık fiyatlarını soruyorum. Tavada 18 Tl, kiremitte ise 20 Tl ve salata dahil diyor. Fiyatlar fena değil. Garsonda güleryüzlü bir gençti.

























Abant fayton gezileri...
 Çamlık restaurant bahçesi
 Tercihimi Kiremitte Alabalıktan yana kullandım. Ayrıca önden bal ve tereyağı servis ettiler.
 Akşam olduğunda çadır kamp alanına geçip çadırı kurdum. Abant gece manzarasına karşı çay demleyip içiyorum. Rüzgarlığımı arabada bulamadığım için çadırın dışında dişlerim birbirine vurmaya başlarken kendimi çadıra attım. Gece boyunca kurbağaların şakırdaması devam etti. Ama çadır kurduğum alanda etkisi çok düşüktü.
   Biraz sağ sol derken girdiğim uyku tulumunun içinde ısınan vücudum uykuya dalmış.
   Sabah çadırı topladığımda Husky Bret çadırımın içinde su biriktiğini gördüm. Çokça kullanmama rağmen daha önce hiç olmamıştı. Çimenler ıslağın ötesinde, üstünde su vardı desem miktarı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
 
   Çadır kamp alanı içinde Bay ve bayan Tuvaletleri ve duşları var. Musluk ve diğer ekipmanlar yeni olduğundan dolayı pırıl pırıldı. Ama temizlik sınıfta kalıyordu.

Kahvaltı masasını hazırlarken manzaraya takılıyorum. Abantın sırtındaki dağdaki ağaçların görüntüsü muhteşem.
  Çadır kamp alanından abant gölü...
 Çadır kamp alanında Elektrik panosu gördüm ama herhangi bir yetkili gelmediği için fikir sahibi olamadım.
 Manzara çok güzel doyum olmuyor.
 Ayrılmak için düşüyorum yola.


 Meşhur karlı haliyle çekilmiş Büyük Abant oteli önündeyim. Faytoncu müşterilerini indirip fotoğraflarını çekiyor. Atların yaydığı koku çok fazla rahatsız ediyor. Hemen arabaya binip uzaklaşıyorum.
  Abant Tabiat parkı içindeki alışveriş merkezi. Yöresel ürünler sattığını iddia eden yazılar gördüm. Dışarıdan görünen kadarı ile içine girilmeye değmeyecek bir yer.
 Abant'tan ayrıldıktan sonra dere kenarında Acıktım seyfi baba adlı satış büfesinde duruyorum ve dere kenarına atılan masada çay içiyorum. Sorularım üzerine bu büfenin ve buna benzer diğer büfelerin depremden sonra valilik tarafından ekonomik destek olmak amacıyla insanlara verildiğini anlatıyorlar.
  Afiyet olsun...

Eeeee. Şimdi bu kadar yazı ve fotoğraftan sonra Abant'a gidelim mi? dediğinizi duyuyorum.  Gideceğinize eminim.
Çünkü ; Merak ediyorsunuz.

Abant'a gidin çadırda kalın. Abant beline doğru çıkıp orman içinde yürüyüş yapabilirsiniz. Tavsiye ederim.
İzninizle ben bir de Yedigoller Tabiat milli parkı'na doğru yol alayım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder