Google+ Pedallayarak Gürcistan 11. Gün Prometheus Cave (Prometheus Mağarası) 08.08.2014 - Seyyah-ı Sohbet

8 Ağustos 2014

Pedallayarak Gürcistan 11. Gün Prometheus Cave (Prometheus Mağarası) 08.08.2014


   Rus bisikletlilerin tavsiyesi ile Prometheus mağarasını gezmeye karar verdim. Tskaltubo-Lentekhi arasındaki yoldan sapınca, 2,2 km uzunlukta ve fazla sayılacak eğimlere sahip olmayan bir yolla ulaştım.


Burası İmereti bölgesi. Burada yaşayanlar kendilerini imereti olarak tanımlıyorlar. Yol üstünde bir mezarlık görüyorum. Mezar üstündeki yapı Svan bölgesindeki savunma kulelerine benziyor.

Prometheus mağarası giriş tabelası 

İmereti mağaraları koruma alanı diye geçiyor. Bölgede 13 mağara, 1 geçit, 1 şelale ve bir göl bulunuyor. Mağaraları turizme kazandırmak için çalışmalar yapılıyor.

 Yönetim binasının ön tarafına bisikletimi park edip, danışmaya yöneldim. Bilet satış kısmındaki bayana, bilet almak istediğimi söyledim. Bayan anlatmaya başladı ama Gürcistan'da rastladığım çoğu bayanın ingilizce telaffuzlarını anlayamadığım gibi buradaki bayanın da ingilizce telafuzzunu zor anlıyordum.(Dudaklarını fazla oynatmadıklarından dolayı kelimeler anlaşılmıyor.) Lütfen biraz yavaş konuşur musunuz. Sizi anlamakta zorlanıyorum deyince, tane tane konuşmaya başladı.
  Prometheus mağarası giriş bileti 7 Gel, Eğer mağaradan kano ile çıkıp, elektrikli tren ile tekrar yönetim merkezine dönmek isterseniz 7 Gel daha veriyorsunuz. Size ayrı ayrı iki bilet veriyorlar. Mağara girişleri rehber eşliğinde ve yarım saatte bir gerçekleşiyor.
  Bisiklet ile geldiğimi söyleyerek bisikletimi nereye bırakabileceğimi sordum. Yan taraftaki otoparkı işaret etti. 
-Bayan : Nereden geliyorsunuz?
-Seyyah : Türkiye
-Bayan : Türkiye mi? İlk defa Türkiye'den gelen birini görüyorum.
-Seyyah : Artık ilk değil. :)

Kafeterya kısmına geçip, otomatik makineden bir çay ve maden suyu aldım. Bisikletimi gösterilen yere park ettim. Yönetim binası önünde oturup çay ve maden suyumu içmeye başladım. Biraz ileride siyah saçlı, beyaz tenli 45 yaş civarlarındaki bir bayanın beni dikkatlice izlediğini fark ettim. 
 20 dakikaya yakın zaman geçtiğinde mağaraya giriş saatinin geçtiğini ve herhangi bir hareketlenme olmadığını gördüm. Danışmaya giderek mağaraya ne zaman gireceğimizi sordum. Elini alnına götürerek beni unuttuklarını söyledi ve yanındaki erkeğe beni göstererek bir şeyler söyledi. Erkek bana dönerek gidelim işareti yaptı. Arka kapıdan çıktığımızda grubun az ileride olduğunu gösterdi ve git dedi.
 Hızlı adımlarla gruba yetiştim. Mağara girişi aşağıda ve merdivenlerle aşağıya iniyorsunuz. 

Rehber konuşmaya hoş geldiniz diye başladı ve sordu. Hangi ülkelerden geliyorsunuz? Çek, Rusya, Hollanda... vs diye ülkelerin ismi havada uçuşmaya başlayınca, öndeki kalabalığı aralayıp ön tarafa geçerek,

-One minute! One minute! Türkiye!  dedim.

 One minute olayını bilenler(yarısından fazla) gülmeye başladı. Sağ tarafımda duran ve çek olduğunu tahmin ettiğim biri bana sarıldı. Bir kaç kişi alkışladı.
  Gülüşmelerden sonra rehber Prometheus mağarasını anlatmaya başladı. Gruptan biri mağaranın adının neden Prometheus konulduğunu sordu. Soran kişiye prometheus kim diye sordum. Grek mitinde ateşi çaldığına inanılan kişi dedi. Öyle deyince miti hatırladım.
   Soruya rehberin cevabı ise, efsanenin kafkas dağlarıyla alakalı olduğu için, mağaraya verildiğini söyledi.
  Grubumuz mağaraya tek sıra halinde girmeye başladı. Daha iyi fotoğraf çekmek için geride kaldım.

Mağaranın bazı noktaları betonlarla güçlendirilmiş.




Mağara içinde ilerlerken gürcü bir aile ve ile sohbet ediyoruz. Misafirleri Amerika'dan geliyormuş, onları gezdirmeye gelmişler.
     Amerika'dan gelen misafirleri; dışarıda yaptığın güzeldi. Sizin Başkanınız çok cesaretli ve bütün dünya susarken o konuştu. tebrik ediyorum dedi. Makinemi alarak bu fotoğrafı çekti. Birlikte de bir kaç fotoğraf çekildik.




Bir ara rehber yanıma kadar geldi. Arkada kimse var mı? diye sordu. Arkada kimse yok. Ben arka tarafla ilgilenirim. Arkada kimseyi bırakmam dedim. Teşekkür ederek tekrar grubun önüne döndü.


Mağara içindeki ışıklar devamlı renk değiştiriyor. Fotoğraflar en iyi bu renkte çıkmış.




Kırılan bir dikitin kesiti.

Mağaranın orta kısmında bu krokiyi görüyorum. Tehlike durumlarında kaçış rotalarını gösteriyor.


Ortamın ambiansı hissetmek için bir de video izleyebilirsiniz.




Acil durum telefonu.

Mağaranın çıkışına geliyoruz. Bu da kanoyla kat edeceğimiz yolu gösteren kroki.

  Kanoya biniş biletini herkes almıştı. Herkes kanolara binmeye başladı. Çift bilet satmalarının amacı pazarlama taktiği olabilir diye düşündüm. 14 Gel mağara gezisi için yüksekken 2 tane 7 Gel ödemek insanın gözüne çok da büyük gelmiyor.

Kanonun en arka kısmında kaptan yanına oturdum. Kanolar ahşaptan ve 80 Librelik elektrik motoruyla yol alıyorlar. Kaptan dahil 12 kişi kapasiteli. Herkes kaskları takarken ben de bir kask alarak kafama geçirdiğim de yolculardan birinin kaskı olmadığını gördüm. Bendeki kaskı ona vererek bisiklet kaskımı taktım.

Dar bir tünelden ilerliyoruz. Ortam karanlık ama sık sık fotoğraf makinelerinin flaş ışığı ile aydınlanıyor.

Grubun diğer kalanını almaya giden kanolar.


Kaptanımız


Burası liman :)

Kanolardan indikten sonra bir kilometre kadar uzaktaki yönetim binasına elektrikli trenle döneceğiz.


   Trene binip gelenleri beklerken, yönetim binası önünde beni dikkatle izleyen bayan gelip ön koltuğa oturdu. Sonra bana dönerek
-Bayan : Bisikletle gezerken yorulmuyor musun?
-Seyyah : Evet, yoruluyorum ama bisikletle gezmek harika. Çünkü çok yavaş gidiyorsunuz. Herkese     selam vererek yol alıyorsunuz.
-Bayan : Bisikletinizde Türk bayrağı gördüm. Türk müsünüz?
-Seyyah : Evet Türk'üm. Peki siz ermeni misiniz?
-Bayan : Evet. Tiflis'te oturuyorum. Yıllık izindeyim. Batum'a gideceğiz.

 
Bu cevabı alınca yüzü biraz garip oldu. Bayan az derece İngilizce biliyordu. Zorlandığında 12 yaş civarında olduğunu tahmin ettiğim kızından destek alıyordu.

-Bayan : Sizinle tanrımız bir. Aynı tanrı'ya inanıyoruz.
-Seyyah : Evet, sizlerle aynı Allah'a inanıyoruz. Peki Avrupa Birliği gibi bir yapıda Türkiye ile birlik olmak ister misiniz? (Yolculuğum boyunca bu soruyu bir çok kişiye sordum. Değişik cevaplar    aldım.)
-Bayan : Evet aslında biz sizlerle kardeşiz. Sadece dinlerimiz farklı. Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye, Türkiye hepsi kardeş. Sınırlar olmaması gerek.
-Seyyah : Avrupa birliği aralarındaki sorunları çözmüşler ve birlikte yaşıyorlar. Ama bizim bölgede herkes birbirini öldürüyor.
-Bayan :Sizin ülkeniz Suriye'den kaçan insanlara bakıyor. Ne kadar güzel. 400 bin kişiyi besliyorsunuz.
-Seyyah: Şu an 1,5 milyon kişi.
-Bayan : 1,5 milyon mu?
-Seyyah : Evet 1,5 milyon. Bizim dinimiz bize yardımlaşmayı emrediyor.
-Bayan : Buradan nereye gideceksiniz;?
-Seyyah : Svaneti, Mestia, Batum ve sonra Türkiye. Yaklaşık 15 gün daha Gürcistan'dayım.

   Tren yönetim binasına vardığında sohbetimiz bitmişti. İyi günler dileyerek yanlarından ayrıldım. Bisikletime binerek tekrardan Lentekhi'ye doğru pedal çevirmeye başladım.


Pedallayarak Gürcistan Macerası Devam Ediyor.



11.Güne ait yazıya dönmek için buraya                   12. Güne ait yazıyı okumak için buraya tıklayınız.
 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder