Google+ Pedallayarak Gürcistan 8.Gün Tbilisi ( Tiflis gezisi ) 05.08.2014 - Seyyah-ı Sohbet

5 Ağustos 2014

Pedallayarak Gürcistan 8.Gün Tbilisi ( Tiflis gezisi ) 05.08.2014


  Sabah dinlenmiş olarak uyanıyorum. Dün gece tanıştığım Tamaz ile bugün saat 14:00 gibi pushkin park'ta buluşmak için sözleşmiştim. Randevu saatine kadar etrafta yürüyerek dolaşayım diye düşündüm. Kahvaltı için yine börekçiye gidip haçapuri yiyip, çay içerim diye düşünerekten hazırlanıp dışarı çıkmak için dış kapıya yöneldim. 
Resepsiyonda görevli bayan; Bu gece de kalacak mısınız;? Evet. diye cevapladım. Ödeme yapmanız gerekiyor dedi. Ayrıca bisikleti bavul bekletme yerinde bıraktığınız için 5 Lari daha ödemeniz gerekiyor. 
-Seyyah : Ama ilk geldiğimde bisiklet için ücret ödemem gerektiğini söylemediniz. Bu yaptığınız dürüst bir hareket değil, ödemek istemiyorum.
-Resepsiyonist : Ödemek zorundasınız. Patronum öyle dedi. (Çok fazla ingilizce bilmediği için söylemek istediğini söyleyemediği yüz hareketlerinden belli oluyordu.)
-Seyyah : Tamam patronunuza telefon açın ve ödemek istemediğimi söyleyin. 
Resepsiyonist bayan telefon açarak hostelin sahibi yaşlı bayanla görüştü. Bisiklet için ücret almaktan vazgeçtiler.
  Bir gecelik ücret olan 15 Lari ödedim. Bisiklet için ücret ödemedim. Konaklama belgelerine, ödemeyi yaptığıma dair karşılıklı imza attık. Yarın gideceğimi bildirdim. 
Saat 09:20 gibi börekçiye doğru yol almaya başladım.
  Börekçiye vardığımda bir önceki günkü tezgahtar kızın orada olmadığını görüyorum. Tezgahtaki kıza istediğim böreği gösteriyorum. Çay diyerekten çay istiyorum. Gürcistan'da de çay kelimesi kullanılıyor. Rahatlıkla çay diyerekten isteyebilirsiniz. 
Azeri üretimi olan tuzluğu görüyorum. Bu da hıyarlar için tuzluk diyerekten facebook sayfama fotoğrafını gönderiyorum.

İki börek, iki büyük çay ve bir küçük su için 6,20 lari ödüyorum. Yazarkasadan hemen fişimi kesip veriyorlar.

  Meydana çıkıyorum. Liberty square meydanındaki binanın kenarında oturuyorum. Az sonra yanıma uzun boylu, takım elbiseli bir adam oturuyor. Selamlaşıyoruz. Oradan buradan az ingilizce, yarım tarzanca sohbet başlıyor. Belediyede specialist'im diyor. Specialist'in anlamının uzman demek olduğunu biliyorum da, hangi konuda uzman acaba? Ne Specialistisin diye soruyorum. Fazla ingilizce bilmediği için anlaşamadık.  Ortada duran siyah arabanın yanına birileri yaklaşınca adam kalkıp gitti. Az sonra geri döndü. Meydandaki heykeli sordum. Kutsal dedi. Nasıl kutsal, kim bu dedim. Anlatamadı. Bu araba Türkiye'de kaç para? dedi. Bilmem ama 150.000 TL yani 70.000$ vardır dedim. Burada 40.000$ dedi.
  Tiflis turu yapan otobüs önümüzden geçti. Turizm danışmaya gidip fiyatını öğrenmeyi, yapacaklar işlerimin arasına aldım.


  Adamla biraz daha sohbet ettik. Gelip geçenleri seyrettik. Bir ara meydanda bisikletliler dolaştı, Bunlar turist dedi. Ama bisikletlerinde bagaj yok, turist olamazlar dedim. Tiflis'de bisiklete binen yoktur dedi. Bisikleti aşağılama hareketi yaptı. Zaten farklı bir cevap beklemiyordum. Komşumuz olması sebebiyle kültürlerimizin yakın olmasını bekliyordum.
Arabanın yanına birileri gelince adam kalkıp, arabanın şoför koltuğuna oturdu. Sanırım şofördü.

 Shota Rustaveli caddesine doğru yürüdüm. Gürcistan parlamentosunun fotoğrafını çektim. Dün gece tanıştığım Tamaz, Parlamentonun Kutaisi'ye taşındığını söylüyor ve bunu aklım almıyor diyordu. Ne gereği var ki, o kadar masraf yapıyorlar!
  " Geziyi tamamladıktan sonra okuduğum akademik belgelerde anlatılana göre Gürcistan kurulduğu yıllarda da  (1100'lü yıllarda kurulmuş) saldırı veya savaş durumunda yönetim merkezini Kutaisi'ye taşımış. Haritaya bakıldığında Kutaisi şehrinin dağlarla çevrili olması dolayısıyla korunaklı olduğu görülüyor. İlk başta şehirler arası bir çekişme olarak düşünsem de askeri açıdan korunaklı bir şehire taşınması mantıklı geliyor."


Parlamento binasının üst kısmındaki kabartmalar dikkatimi çekiyor.

Parlamento binası önünde restore edilen bina.



Tiflis Konser salonunu görüyorum. Gürcistan halk müziklerini, çok sesli olmaları sebebiyle sevmişimdir. Gelmeden önce konsere gitmek istiyordum. Tamaz'la gezerken bunu sormayı aklıma yazıyorum.

Konser salonu önündeki otobüs durağı


Tiflis'i yukarıdan gören mtatsminda park'da bulunan dönme dolap. Tamaz, mtatsminda park'a akşam saatlerinde gitmemizin daha iyi olacağını söylemişti.

Tekrar özgürlik meydanına dönüyorum. Sabah oturduğum bina eşiğinde oturuyor ve etrafı gözlemliyorum. Sırtçantalı iki turist polislerden adres soruyorlar. Polisler, ülkenin turiste verdiği önemi belirtircesine turistlere yardımcı oluyor.

 Hostele gidip bisikletimi alıyorum. Etrafta biraz gezindikten sonra shota rustaveli caddesinden özgürlik meydanına dönerken trafik akışına uymak için 30 km civarı sürat yapıyorum. Şehir içinde araçlardan korunmak, bu hızlarda daha kolay oluyor.Sağda parketmiş bir aracı geçmek için orta şeride geçiyorum. 3.şeritten hızla gelen bir binek araç, yavaşlayarak orta şeridin en sağında olmama rağmen beni sıkıştırmaya çalışıyor ve bağırarak birşeyler söylüyor. Bende el hareketi çektim. Aynadan bana bakıp uzaklaştı. Neyine güvendin derseniz, yakında polisler vardı. :)

  Pushkin park'a geliyorum. Pushkin park'ta mataramı su doldurup, dinlenirken taksicilerin tavla oynadığını görüyorum. Yanlarına yaklaşıp, fotoğraf çekebilirmiyim diye sordum. Kabul ettiler.
Tavlada sayıları farsça söylüyorlar.Taş dizilişleri farklı ve oyuncular sağ tarafta taşları topluyorlar.

Bu da başlangış anındaki taş dizilimleri.

  Tavla oynayanları seyrederken Borjomi'de tanıştığım Giuliana ve arkadaşlarını turizm danışma bürosuna girerken görüyorum. Borjomi'de konuştuğumuzda pazartesi günü geleceklerini söylemişlerdi ama bir gün geciktiler. Borjomi kharagauli ulusal park'ında trekking anılarını anlatıyorlar. Gece korucu kulübesi yanında, dışarıda ve çadırsız uyumuşlar ve çok üşümüşler. Giuliana yarın İstanbul'a, diğer iki arkadaşı ise gece 3'te ispanya'ya gideceklermiş. Ben bugün bisikletle dolaşacağımı ve akşam mtatsminda park'a gideceğimi söylüyorum. Turizm danışma bürosundan birkaç broşür alıyorum. Konser salonunda Gürcistan halk müziği etkinliği soruyorum. Etkinlik olmadığını sadece özel günlerde olduğunu söylüyorlar. Aldığım broşürler içinde Tiflis turu yapan otobüsün broşürü de var. Otobüs ile tur 35 Lari, Tiflis'i ikiye bölen mtkvari nehrinde tekne ile gezinti ise 25 Lari imiş.
 Turizm danışma bürosunda iken, Tamaz geliyor. Giuliana ve arkadaşları ile vedalaşarak Tiflis turuna başlıyoruz.
 Tamaz, Etnografya müzesine gitmeyi teklif ediyor. Gürcü kültürünü çok merak ettiğimden dolayı kabul ediyorum. Shota Rustaveli bulvarındaki, konser salonunun sağındaki sokağa giriyoruz. Dev bisikletin pedalına oturuyorum ve Tamaz fotoğrafımı çekiyor. Konser salonunda gösteri olup olmadığını Tamaz'a sorduğumda, sadece özel günlerde konserlerin olduğunu söylüyor.


Biraz yol aldıktan sonra yan sokaktan gelen bir bisikletliyle karşılaştık. Tamaz'a dün akşam onu gördüğümü söylüyorum. Tamaz, tanımıyormuş. Seslenerek yanımıza çağırıyor. Adı Nikusha Davituliani imiş. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen sesi çok kalın. O da bize katılıyor ve başlıyoruz birlikte pedallamaya.
Mikheil Meskhi Stadyumunun yanından geçiyoruz.

Stadyum girişindeki içeri sokulması yasak maddeleri gösteren tabela.

Stadyumun bilet gişeleri

Stadyumun solundan Kustba sokağına giriyoruz. Etnografya müzesi 620 rakımında ve 100 m'den fazla tırmanacağız. Tırmanmaya başlıyoruz.

Tiflis etnografya müzesi girişi. Alttaki fotoğrafta gözüken gişeden giriş ücretini ödüyorum. Müzeye giriş 3 Lari, Tamaz ve Nikusha için 1'er Lari öğrenci bileti alıyoruz.



Müzenin adı Giorgi Chitaia etnografya açık hava müzesi imiş.

Girişte bilgilendirme ofisi var ama içeride kimse yok. Rehber eşliğinde gezdiriliyormuş ama rehber müze içindeymiş. Beklemiyoruz, gezmeye başlıyoruz.

Böyle bir müze çok iyi fikir. Gürcistan'da çok farklı kültürlerin olduğunu ve onların kültürlerinin öne çıkan farklılıklarını burada sergiliyorlar.
 Aşağıda Abhazya bölgesine ait bir ev var. Buyrun müzeyi birlikte gezelim.



Bu da bir başka kültüre ait bir ev. Tabela olmadığı için anlayamadık.

Kapı süslemeleri göze çarpıyor.

Pencereden çektiğim kadarıyla evin içi.

Beşik, eskiden anadolu'da kullanılanın aynısı. Kültürlerimizin karışmış olduğu hemen belli oluyor.

Sehpa üzerinde duran süvari fotoğrafı dikkatimi çekiyor.

Bir başka evin önünde Tamaz ile fotoğraf çekiliyoruz.


Evlerin tümü beton kaideler üzerine monte edilmiş. Topraktaki nemle ve suyla teması keserek daha evin daha uzun ömürlü olmasını sağlamışlar.

 Yiyecek depolama kulübesi

Müzedeki evlerin tümü ahşap ve giriş kısımları çok özenerek yapılmış



Kafkaslarda giyilen pelerin, duvarda asılmış.


Su toplama kuyusu imiş.

Evin çatısı samanlarla kaplı, samanları çelik örgülerle sabitlemişler.

Yiyecek depolamak için dört ayak üstüne kurulmuş seyyar merdivenli kulübe. Yabani hayvanlardan yiyecekleri koruma amaçlı olarak yapılmış.


Havada çok nemli olduğundan 30 derece olan hava 40 derece civarlarında hissediliyor. Şarap üretiminin anlatıldığı evin önündeki bu tahtaya uzanıyorum. İçerideki rehber bayan dışarı çıkıyor. Beni görünce, güzel yer anlamında el işareti yapıyor. Tamaz'a onu dinleyebileceğimizi söylüyor.

 Şarap yapımında kullanılan, ahşap dev presin burgu mili,

Şarap yapılırken tekneye konulan üzümleri sıkmaya yarayan pres. Alttaki tahta teknede sıkılan üzümün suyu teknenin elekle ayrıldığı diğer bölümüne geçiyor.

Üzümün sıkılarak şarap yapımında kullanılan tekne, araç ve gereçler. Tekneler çok büyük. Rehber, her evin yaklaşık 1 ton civarında şarap yaptığını ve bunu bir yıl boyunca içtiklerini söylüyor.



Müzeden Tiflis'in kuzey kısmı

Müzenin üst kısmında bulunan restoran.


Tek parça kütük oyularak yapılmış, üzüm sıkma teknesi.


Müzede bir de kafeterya bulunuyor ama faal değil.


Müzedeki Tandırlar. Gürcüler Tanduri diyorlar. Gürcüce'de genelde kelimelerin sonunda "i" harfi var.


Müze çok bakımlı değil gibi. Sanki gözden düşmüş. Bu tür işletmelerde sürdürülebilirlik çok önemli olduğunu gözlemliyorum. Bilim insanlarının son yıllarda sürdürülebilirlik üzerine çok kafa yorduğunu ve neden haklı olduklarına bir örnek olarak burayı gösterebiliriz.

Müzeden ayrılıp Nikusha'nın kuzeninin evine doğru gidiyoruz. Yolda bir inşaat şirketinin tabelası gözüme çarpıyor. Türkiye'ye döndüğümde bu inşaat şirketinin Facebook sayfasından baktığımda dairelerinin mfiyatının 900-1000$ arasında olduğunu gördüm.

Kuzeni gelene kadar, Nikusha'nın evde çalışan dekorasyonculara nezaret etmesi gerekiyormuş. Nikusha'ya evi gezebilirmiyim diyorum. Tabii diyor ve beni banyoya götürüyor. Ortada duran şeyi soruyorum. Tamaz, Taharetlenmek için olduğunu söylüyor. Roma imparatorluğunda tuvalet adabı! aklıma geliyor. Dünyayı gezdikçe daha neler göreceğiz.

Çamaşır makinası Samsung marka.


Vestiyer kısmı

Açık mutfak kısmı

Salon kısmı, evde ayakkabı çıkarmıyorsunuz.

Birlikte bir fotoğrafı çekiliyoruz. Tamaz'a bana Gürcistan'daki yaşamı anlatmasını istiyorum.
  Tamaz, şuan bir yıllık zorunlu askerlik görevindeymiş. İki gün dinlenme bir gün askere gidiyormuş. Dinlenmesi olan günlerde ise çalışabiliyor. Amerikan üssünde görevliymiş. Genelde Toyota Hilux araçlar kullanıyorlarmış. Orduda 170 Gel maaş alıyormuş. 70 Gel yemeğe, 60 Gel sigortaya ödüyormuş. Eğer istiyorsa 33 Gel ödeyerek askeri giysi alıyormuş.
 Sivil hayatta ise bir gaz şirketinde çalışıyor.
Bana buradaki yaşam şartlarını anlamam için ödediğin faturaları söyler misin? Tamaz, Gürcistan'da italian yard denilen bizde de kortejo olarak adlandırılan, ortak avlu sistemine sahip bir evde yalnız yaşıyor. Yaklaşık olarak ödediği faturaları söylüyor.
-Elektrik : 18 Gel , Gaz : 11 Gel (Kışın 22 Gel), Mobil Telefon : 15 Gel,  Su : Kişi başı 3 Gel eğer 5 kişi iseniz 6 Gel ödüyorsunuz. Evde internet için : 6 Mbit hızında ve kotasız internet için 32$ ödüyormuş. Bu arada, Gel ile dolar paritesi 1,73 civarında.
 Çalıştığı şirket ise gün başına ödeme yapıyormuş. Günlük 20 Gel ücret alıyormuş. Bazı günler fazla mesai ile ücreti artıyormuş.
   Tamaz'a Tbilisi Bicycle Group adında bir grup açmasını ve tiflis'deki bisikletlilerle ve şehre gelen yabancılarla bisiklet turu düzenleme fikrini verdim. Bisiklet grubu sayesinde ileri ki tarihlerde sivil toplum kuruluşu olarak yerel yönetimlerle ortak çalışma gibi olanakları anlattım.  Fikri beğendi ve aklındaki bir kaç soruyu sordu. Ardından Facebook'da grubu kurduk.

Tamaz'ın soyadının "Tikana-dze" yaygın olan "shivili" son ekli soyisimlerinin uyuşmadığını farkettim. Nedenini sordum. Soyadlarının bölgelere göre değiştiğini, kişinin soyadındaki sok eke bakarak Gürcistan'ın hangi bölgesinden olduğunu anlarsınız dedi. Defterime bu soyadlardan bazılarını yazdı.
Daha sonra internette araştırdığımda bununla ilgili bir araştırma yapıldığını gördüm.

"Gürcü soyadlarının soneklerine bakarak, soyadını taşıyan kişinin Gürcüstan’ın hangi bölgesinden olduğunu belirlememiz mümkündür. Örneğin, –ia (–ია), –ua (–უა) ve –ava (–ავა) sonekleri ile biten soyadları Samegrelo’da (სამეგრელო), –iani (–იანი) soneki ile biten soyadları Svaneti’de (სვანეთი) ve Raça – Leçhumi’de (რაჭა – ლეჩხუმი), –uri (–ური) soneki ile biten soyadları Mtianeti’de (მთიანეთი – Doğu Gürcüstan) yaygındır. –dze (–ძე) veya –şvili (–შვილი) sonekleri ile biten soyadları, Doğu ve Batı Gürcüstan’da yaygın olarak kullanılmaktadır." Kaynak : http://chveneburi.net/tr/default.asp?bpgpid=1388&pg=1

Saat 17:30 gibi Nikusha'nın kuzeni eve geldi. 30 yaş civarlarında takım elbiseliydi. Tanıştık ve biraz sohbet ettik. Mesleğini sormayı unuttuysam da, giyim ve konuşmasından bankacı olduğunu düşündüm. Khinkali yemek için oradan ayrıldık.

Asansör yazılarının Türkçe olması dikkatimi çekiyor. Asansörün üretici firması Türk şirketiymiş.

Binanın dıştan görünüşü, binada ince inşaat işleri hala devam ediyor.

Geçtiğimiz yolun kot olarak 30 m kadar kadar altında kalan Tbilisi hayvanat bahçesini gördüm. Yukarıdan da olsa fotoğraf çekmek için durdum. Ayı da vardı ama tam fotoğrafını çekerken inine girdi. Ben de ilk defa yakından gördüğüm domuzların fotoğrafını çektim. Şu ana kadar çok fazla domuz görmedim.

Gürcistan'da bolca bulunan heykellerin yanısıra bu tür fiskiyelerde bulunuyor.

Khinkali yemek için Tamaz'ın bildiği bir yere gidiyoruz. Ama khinkali kalmamış. Yolda bir apartmanda mekanik şifreli kapı kiliti görüyorum. Kapının ön tarafından bir görüntü alıyorum.

Bu da kilitin içeride kalan kısmı.

Apartman girişindeki tabeladan ünlü bir apartman olduğunu tahmin ediyorum. Tamaz uzaklaştığı için soramadım.


Khinkali yemek için bu bar-lokanta karışımı yere giriyoruz. Burayı Nikusha önerdi. Bisikleti lokantanın içinde girişteki bir odaya bırakıyoruz. Dışarıda çalınabileceğini söylediler. Gori de bisikletimi kilitsiz olarak stalin müzesi önünde bıraktığım söyledim. Sen turistsin kimse senin bisikletine birşey yapamaz. Ama burada çalarlar dediler.

Evet, bu resimi Gürcistan'ı tasvir edecek en iyi resim olarak gördüğüm için fotoğrafladım.

Eskilerden kalma bir müzik kutusu.

Bunlarda Khinkaliler. Öndekiler peynirli ve ben yiyeceğim, arkadaki tabakta ise etliler duruyor. Tamaz ve Nikusha yiyecekler. Ben 5 tane yiyebileceğimi söylediğimde bana az olduğunu söylemişlerdi. Tadını bilmediğim bir şeyden fazla miktarda sipariş vermemin mantıklı olmadığını söyledim. Tamaz ve Nikusha 20 tane sipariş verdiler. Onlarda 8'er tane yiyebildiler.

Yüzde 10 servis ücreti dahil toplamda 23 Lari ödeme yaptım.

Hava kararınca ayrıldığımız lokantadan Tamaz'ın evine gidiyoruz. Tamaz ortak avlu sistemine sahip bir evde kaldığı için avlunun içinin güvenli olduğunu söylüyor. Bisikletleri evin önünde bırakıyoruz. Mtatsminda park'a Füniküler sistemle çıkacağız. Füniküler sistem istasyonuna beş dakikalık yürümeyle varıyoruz. Hafiften yağmur yağmaya başlıyor.

Tamaz akıllı kartına kredi yükletiyor. Yukarı çıkmak için bu turnikeden geçiyoruz.


Normal ücret 2 Gel, Vip 1,40 (vip ile kasıtın ne olduğunu bilmiyorum.)

Füniküler yaklaşmaya başlıyor.

Füniküler iki bölmeli ve 4 kapılı.


Her iki yönde de operatör konsolu mevcut.



Füniküler içinden video çekiyorum ama yağmurdan dolayı yansımalar oluşuyor.


Televizyon kulesi ışıl ışıl.

Tiflis'i gündüz alıp gece satacaksınız. Son zamanlarda yapılan yapılar, mimari olarak ileri düzeyde ve geceleri çok iyi aydınlatılmış.

Mtatsminda park içindeki dönme dolap. 5 Gel karşılığında binip bir tam tur atıyorsunuz.

Bu bahçenin yanından yürüken seslerle irkiliyorum. Tamaz dinazorların hareket ederek ses çıkarttıklarını söylüyor. Daha sonra sesleri ve hareketleri tekrarlarlamalarını seyrediyorum.

Mtatsminda park'ın meydanında bulunan süs havuzu.

Gezmeyi tamamladıktan sonra, Mtatsminda park içinde bulunan ve Tiflis'i yukarıdan gören büyük bir cafeye gittik. Cafede tüm masalar dolu, dışarıda büyük bir masada iki sandalye kapıp oturduk. Tamaz espresso içti bende kocaman bir çay içtim. 11 Gel tutarındaki hesabı kredi kartı ile ödedim. Hava bayağı soğuyunca saat 22:30 civarında aşağı indik.

Tamaz'ın evine gidip, bisikletimi alarak yakın olan hostel'e gittim. Hostel'de Giuliana'yı gördüm. Gece arkadaşları İtalya'ya uçacaklarmış. Sabah birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Tiflis'i gezmeyi önerdi. Çok yorgun olduğunu söyleyerek uyumaya gitti. Bende Türkiye'den getirdiğim hazır çorbalardan bir tane içerek uyudum.



Pedallayarak Gürcistan Devam Ediyor.



Önceki günkü yazım için buraya                       Sonraki Günkü yazım için buraya tıklayabilirsiniz.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder