Google+ Pedallayarak Gürcistan 5.Gün Agara-Gori 1.Bölüm (02.08.2014) - Seyyah-ı Sohbet

2 Ağustos 2014

Pedallayarak Gürcistan 5.Gün Agara-Gori 1.Bölüm (02.08.2014)

   Sabah 07'ye telefonumun alarmını kurmuştum. Daha saat yedi olmadan uyanıyorum. Uyku tulumunu toplayıp kılıfına yerleştiriyorum. Cuma Aslan yanıma geliyor. Birlikte kahvaltıya gidiyoruz. Kahvaltı gayet güzel 3 büyük bardak çay ile kahvaltımı silip süpürüyorum.

Lokanta çalışanları ile ahbaplık seviyesine varan bir muhabbetimiz de oldu. Bayan personeller, kız ve anne lokantada çalışıyorlar. Dün akşam onlardan ortodoks mezhebinde 2 kadehe kadar şarap içmenin serbest olduğunu ve daha fazlasının yasak olduğunu öğrenmiştim. Ayrıca kızının müslüman bir erkek ile evlenmesine izin vermiyor. Erkek personel ise geceleri bekçilik yapıyor. 300 Lari  maaş alıyorlar. Herhangi bir sosyal hakları yok.

Cuma Aslan ile de veda fotoğrafı çektiriyorum. Cuma ve ekibi doğal gaz boru hattı çalışması için Gori şehrine doğru gidiyorlar.

  Bisikleti otelin alt katından alıp getiriyorum. Düşüyorum yollara.

Güneşe karşı çektiğimden biraz karanlık çıkmış. Bu resimde Paşa petrol'e ait.

Saat 8 ama yol hareketlenmiş. 

   Ptsa Nehri Kuzeybatı yönüne doğru,

Ptsa nehri ve Güneydoğu yönü

Dar şeritlere ve kenarları kamyonlar tarafından hamur haline getirilmiş bir yolda biraz ilerledikten sonra yol çalışması görüyorum.
Boş olan meyve tezgahındaki oturaklara oturuyorum. 

  Yol işaretçisine ingilizce biliyor musun? diyorum. Evet diyor ve eliyle biraz bekle işareti yapıyor. Bu arada çok dikkatli ve özenli bir şekilde işini yapıyor. Daha önce işini bu kadar dikkatli yapan bir yol işaretçisi görmemiştim. İçimden tebrik ediyorum.

   Tali yoldan çıkan inşaat kamyonları bitince yanıma geliyor. Yolu soruyorum. Çinli şirket yapıyormuş. Ağaçların arasından yan tarafa bak diyor. Ağaçların arasından yana baktığımda bir su arkı ve sonrasında beton yol yapıldığını görüyorum. 

   Durduğum noktanın karşısında meyve satan çiftçiler.

Üstteki resimde meyveleri erkeklerin sattığına bakmayın. Onlar istisna. Her yerde esnaflar bayanlardan oluşuyor.

   Yolun çok dar olması ve çok miktarda kamyon olması sebebiyle kaplamadan aşağıda bisikleti sürüyorum. 

Satış tezgahından meyveler, gayet hoş tadları ve kokuları var.


  Erkek satıcılar. Sanırım baba ve oğlu.

Yaşlı bir bayan yol üstünde tezgahında meyve satıyor.

Polisler devamlı devriye halindeler. 15 ile 30 dakika arasında polis araçları yoldan geçiyorlar.

Prone nehri ve yeni yol için üstüne yapılan  yeni köprü

Prone nehri kıyısında otlayan inekler.

   Kareli şehrinin yol ayrımına geliyorum. Ani bir kararla Kareli'ye girip, köy yollarından Gori'ye gitme kararı alıyorum. 

  Etrafı ağaçlarla çevrili ve trafiği yok denecek kadar az bir yolda ilerliyorum.

  Kareli yol sapağından bir kaç kilometre sonra bir gölet görüyorum ve fotoğrafını çekiyorum.

Biraz sonra yanıma telefonla konuşan biri geliyor.
-İngilizce biliyor musunuz? diyorum.
- Az biliyorum. Benim annem ingilizce öğretmeni diyor ve telefonla annesini arıyor. Annesiyle konuştuktan sonra telefonu bana uzatıyor. 
 Annesine turist olduğumu ve Türkiye'den geldiğimi söylüyorum. Beni evlerine çağırıyor. Kabul ediyorum ve karşıdaki komünist dönemden kalma bloka doğru oğlu ile ilerliyoruz.

   Önce ailenin kızı beni kapıda karşılıyor. Tanışıyoruz ve ardından ailenin diğer bireyleri geliyor. Annesi İngilizce öğretmeni olmasından olacak ki çok berrak bir ses tonu ile basit cümlelerle İngilizce konuşuyor. Orta derece İngilizce bilen ben, gayet iyi anlıyorum. 
  Aile ermeni asıllı ve nineleri Kars'dan buraya göçmüşler. Kırmızı tişörtlü bayan kızları, diğer bayan ise Ukrayna'dan akrabam diye tanıttılar. Bahçedeki güvenlik kulübesine benzeyen yapıyı dinlenme odamız dediler ve onu arkamıza alarak fotoğraf çektirelim dediler.
   Komünizm zamanında yaşam şartlarını soruyorum. Şu an ki durumlarına göre iyiymişler. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Şu an işsiz ve Türkiye'de eşime iş bulabilir misin? diye soruyor. Maalesef diyorum. Eşinin yüzü umutsuzlukla kaplanıyor. Ekonomik sıkıntı da oldukları yüzlerinden okunuyor.
   Evlerini soruyorum. Komünizm döneminde bu evde mi oturuyordunuz. Evet o zaman da öğretmendim. Bu ev devletindi. Komünizm bittiğinde gidip evi üstüme kaydettirdim. 
    Bana hangi yöne gideceğimi sordular. Kareli deyince, orada pek bir şey yok, ayrıca yol da kötü. Anayol'dan Gori'ye git dediler.Ukrayna'dan gelen misafirlerine Stalin müzesini gezdireceklerini söylediler. Belki orada görüşebiliriz dedim. Annesi oğluna bir şeyler söylüyor ve oğlu uzaklaşıp. elinde meyvelerle dönüyor. Bu manzara karşısında çok duygulanıyor ve Teşekkür ediyorum.

   Onlar turuncu bir panelvanla oradan ayrılırken, ben de Gori'ye doğru tekrar anayola dönüyorum. Ani karar vererek döndüğüm Kareli yolundan geri dönüyorum. Nasip bu işte diye düşünüyorum. Nereye giderken neredesin ve nasibini alıp dönüyorsun. Trafiksiz yolda bisikletle ilerlerken yaşamı düşünüyorum. İnsan bir yaprak misali savrulup duruyor.

   Ana yola çıkıp az ilerledikten sonra bölünmüş beton yol yeni yapılmış ve hizmete daha açılmamış. Beton yolda ilerlemek güzel olsa da betonun sıcaklığı yüzümü yakıyor.

Yol üstündeki bir heykel. 



Yol artık bölünmüş beton yol ve iki şeritli oluyor. Tabela her ne kadar otoyol tabelası gibi yeşil renkte de olsa burası otoyol olarak geçmiyor. Dün yeşil tabela ile yolun işaretlendiğini Cuma'ya söylemiş ve otoyol olup olmadığını sormuştum. Otoyol diye geçiyor ama otoyol anlayışı bir garip diyor burada. Bizdeki gibi değil diyor. Rahatça oradan yol al diyor.

Kareli gerilerde kalıyor.

Socar, Azerbaycan devletine ait petrol şirketi ve ülkedeki eski benzinliklere karşı kendi modern benzinliklerini kuruyor. Bu da dinlenme tesisi.

Gori yol ayrımı ama burada tabela vs. yoktu. Akıllı telefonumdan haritaya baktım ve bu yolu kullanırsan Tiniskhidi köyünden geçebileceğimi ve Gori'ye ulaşabileceğimi gördüm.
Tiniskhidi köyü,



Gori sınırlarına giriyorum.




Şehir ekonomik olarak büyük yıkıntı yaşamışa benziyor. Sıvasız, boyasız, terkedilmiş evler ve komünizmden kalma ihtişamı sönmüş devlet daireleri...


   Şehirde ilk olarak Stalin müzesine gitmek istiyordum. Akıllı telefonumda harita programını açtığımda, Gps'in saçmaladığını gördüm. Kah Dağıstan'da kah Abhazya'da kah Tiflis'de gösteriyordu. Telefonu açtım kapattım ama düzelmedi. Hala saçmalamaya devam ediyordu. Bunun güneşten kaynaklandığını düşündüm ve haritayı kapatarak yola, Stalin müzesini sorarak devam etme kararı aldım.
   Sizler için Gori'ye giriş anımı kamera ile kayıt ettim.



Sayfada çok fazla fotoğraf olduğundan yüklenme süresi çok fazla oluyor. Bundan dolayı bu günü de ikiye ayırdım. Maceranın Gori ve Stalin müzesi bölümü 2. Bölüm olarak yayınlayacağım.




Pedallayarak Gürcistan macerası devam ediyor.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder